Olağandışı Durumlar İçin Hızlı Sağlık Değerlendirmesi Protokolleri

İstanbul birçok metropole benzer biçimde gıda, barınma ve iklim krizi gibi farklı ölçeklerde farklı etkilere yol açacak risklerle karşı karşıya. Bunun yanı sıra İstanbul’un özgün konumu nedeniyle Marmara Denizi’nde Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde meydana gelmesi öngörülen deprem, kentin en önemli risklerinden biri hâline geldi.

2019 yılında yapılan çalışmalarda yaklaşık 195 bin binanın depremde orta ve üzeri hasar alması beklenirken, güncel çalışmalarda bu rakamların öngörülenden daha yüksek olduğu ortaya konuluyor. Ayrıca olası bir depremin yıkıcı etkilerinin sadece yapı stokunda değil, altyapı sistemlerinde de önemli hasarlar meydana getirmesi öngörülüyor. Bu durum, deprem tehlikesinin tekil bir risk olarak değerlendirilemeyeceğini ortaya koyarak, İstanbul için depremi daha da büyük bir risk olarak karşımıza çıkarıyor. Deprem, birlikte meydana gelmesi beklenen bütünleşik tehlikelerle ele alınmayı gerektiriyor.

Olası risklerin artışıyla birlikte ihtiyaçlar da artıyor. Deprem kaynaklı yaşanabilecek taşkın, heyelan ve tsunami gibi tehlikeler, İstanbul’da yalnızda konut stokunun iyileştirilmesini değil, aynı zamanda toplumsal farkındalık, arama-kurtarma ekiplerinin yetiştirilmesi, kurumsal hazırlıklı olma durumu gibi birçok ihtiyacı da beraberinde getiriyor. İhtiyaçlar karşısında ortaya konan çeşitli plan ve çalışmalara bakıldığında ise yasal ve yönetsel düzenlemelerle merkezi hükümetin alansal müdahaleleri ve yerel yönetimlerin yaşadıkları kısıtlar temel sorun alanları olarak ortaya çıkıyor.

Yayın için tıklayınız.

Paylaş: